DNA şifreleri çözüldükten sonra derin araştırmalar çabucak devam ediyor. Özellikle DNA kendini kaç yılda yok eder? sorusuna yanıt aranıyordu. Son araştırmada hayattaki en eski dna örneği bulundu.
DNA kaç yılda kaybolur? Dünyada bulunan en eski DNA örneği
1953 senesinde James Watson, Francis Crick, Maurice Wilkins ve Rosalind Franklin DNA’nın yapısını çözdükten sonra proteinlerin şifrelenmesi esasını idrak etmek için ciddi çalışmalar yapılmaya başlandı. 2017 senesinde da İnsan DNA’sının çözülmesi ise San Diego’da bulunan Kaliforniya Üniversitesi ve Salk Enstitüsü bilim adamları ile, 3 boyutlu yapısının aynısı görülmemiş bir görünümünü elde ettiler. Hem insanlık hem de dünya geçmişi için Dna araştırmaları asla durmadan devam ediyor.
Son inceleme da Güney Kutbu denizinden alınan tortul karot örneği antik dna, bir milyon senelik veraset içerdiğini gösterdi.
1 milyon yaşlarında en eski DNA örneği
İster havada, ev tozunda, toprakta ya da derin denizlerdeki tortullarda olsun, veraset molekülü DNA yalnızca canlıların içerisinde değil, çevrede de bulunur. Nitekim bir organizma kepek döktüğünde, dışkıladığında, idrar ya da tükürük salgıladığında ya da ta bir cesedin bozulması esnasında hücre kalıntıları, dolayısıyla da kalıtımının izleri çevreye yayılıyor.
Çevredeki DNA’nın analiziyle bölgede hangi organizmaların yaşadığını ya da yaşamış bulunduğunu öğrenmek mümkün. Özellikle de deniz tortullarının DNA analizi oldukça kıymetli bilgiler verebilir. Çünkü ulaşılması zorluk derecesi yüksek ve hemen hemen araştırılmamış olan ekosistemlere bir bakış açısı sunar.
Bununla beraber tortul DNA’sının çözümleme edilmesi zordur, zira daha fazla eser oranda bulunur ve metaryal zincirleri genellikle çevresel etkisinde bırakır sebebiyle mühim seviyede bozulmuştur.
Tasmanya Üniversitesi’nden Linda Armbrecht ve kadrosu Güney Kutup denizinin birkaç noktasından derin deniz tortulu karot örneği alarak, çevresel DNA aradılar. Araştırmacılar bu tür deniz tortullarında veraset malzemesinin uzun süre korunabileceğini tahmin ediyorlardı.
Sıfır derecelik sıcaklık, düşük oksijen payı ve UV ışınının asla bulunmaması DNA’yı indirgeyen reaksiyonları engelliyor.
Araştırmacılar hakikaten de elleri boş dönmedi. Bakteri, arkea ve ökaryotik hücreler olarak sınıflandırılabilecek neredeyse 300.000 DNA parçası buldular. En büyük grubu yüzde 20’lik oranla sınıflandırılamayan ökaryotlar oluşturuyor, bu tarz şeyleri ise diatomalar takip ediyor. Araştırmacıların belirttiği gibi bilhassa de son buzul çağlarında biriken tortullarda, DNA içerikleri yüzde 50 kadar artmış.
Bilim insanları tortul DNA’sının yaşını da belirleyebildiler ki bu da sürpriz netice oldu. Çünkü Güney Amerika’nın cenup ucu ile Batı Antarktika’nın şimal ucu arasındaki Scotia Denizi’nden alınan örnekte, 750.000 ila bir milyon sene yaşlarında olan ökaryotik DNA dizileri bulundu. Bu şimdiye kadarki en eski deniz tortulu DNA’sı diyor araştırmacılar.
Daha önceki en eski tortul DNA’sı 400.000 senelik mağara tortulundan ve 650.000 senelik perm toprağı birikimlerinden ayrıştırılmıştı. Bazı örneklerde 2,5 milyon senelik olabilecek ökaryotik DNA da saptandı.
Ancak araştırmacılar bu sonuca davranışlarında ölçülü yaklaşıyorlar, zira DNA’nın bir milyon yıldan daha uzun süre yaşayabileceğine pek olasılık verilmiyor. Bu yüzden örnek olarak daha yeni olabileceği tahmin ediliyor. Deniz tortullarında alınan örnekler geçmişteki ekosistemlere ve değişimlerine yeni bakış açıları sunması açısından önemli.
Örneğin, inceleme Kutup denizlerindeki birincil üreticilerin buz devrinin sıcak dönemlerinde çoğaldığını gösterdi. Bu tür bir değişiklik aşağı yukarı olarak 14.500 sene ilkin gerçekleşmiş. Bu enteresan ve mühim bir değişim, zira dünya çapında deniz seviyesi çabucak yükseldiği gibi Güney Kutbu’nda da mühim buz yitirilmesine yol açmış. Bu gelişmeler de tabii ısınmayla bağlantılı.
Küresel ısınma ile buzullar eridikçe daha eski dna örnekleri bulunması an meselesi. (Kaynak: Ancient marine sediment DNA reveals diatom transition in Antarctica, Nature Communications.)
Ayrıca Gelgez Bilgi Deposuna Bakınız