Nükleer Santraller Nasıl Çalışır?

Nükleer Santraller Nasıl Çalışır?

Bir nükleer santral oluşturmak için zenginleştirilmiş uranyuma gereksinim vardır. Bu uranyum türleri U-235 başta olmak üzere, U-233, U-238 ve Plütonyum; P-239 ve P-241’dir. Uranyumun fizyon tepkimesine girerek bölünmesi kararında açığa oldukça yüksek oranda enerji çıkar. Bu bölünme için, nötronlar yüksek bir hızla uranyum elementinin çekirdeğine çarpar. Bu çarpışma çekirdeğin kararsız hale geçmesine ve sonra büyük bir enrji açığa çıkartan fisyon tepkimesine niçin olur. Gerçekleşen tetikleyici ilk fisyon tepkimesi kararında ortama nötronlar yayılır. Bu nötronlar öteki uranyum çekirdeklerine çarparak fisyonu elementin her atom çekirdeğinde gerçekleştirene kadar devam eder. Ortaya çıkan enerji denetim edilmediği taktirde ölümcül boyutlardadır. Kontrol etmek için reaktörlerde fazla nötronları tutan ve tepkimeye girmesini engel olan üniteler vardır. Bu sayede kontrollü bir fisyon tepkimesi zinciri sağlanır.

Nükleer santralin iç yapısına baktığımızda, uranyumun fisyon tepkimesine girmesiyle oluşan enerji su buharının oldukça yüksek sıcaklıklara kadar ısıtılmasını sağlar. Yüksek sıcaklıktaki bu buhar, elektrik jeneratörüne bağlı olan türbinlere verilir. Türbin kanatçıklarına çarpan yüksek enerjili buhar, malum şekilde türbin şaftını dönüştürür ve jeneratörün elektrik enerjisi üretmesi sağlanır. Jeneratörde oluşan elektrik ise iletim hatları denilen iletken teller ile kullanılacağı yere gönderilir. Türbinden çıkan tazyik ve sıcaklığı düşmüş buhar, yeniden kullanılmak suretiyle yoğunlaştırıcıya masraf ve su haline ulaştıktan sonra yeniden bölünme ile açığa çıkan enerji ile ısıtılıp buğu haline getirilir ve döngü devam eder.

“Tartışmalar : ( Bu kısım viki’den alıntıdır)”

Nükleer enerji, günümüzün ve geleceğin en mühim enerji kaynaklarından biri olarak kabul görmektedir. Petrol ve doğalgaz‘ın birtakım ülkede geniş rezervler durumunda bulunması ve bu kaynakların yenilenemez oluşu çoğu ülkeyi nükleer araştırmalara ve nükleer enerjiden faydalanmaya yönlendirmiştir. Bugün bakıldığında dünya genelinde 400’den fazla nükleer enerji santrali vardır ve bunlar dünyanın toplam elektrik ihtiyacının %15’ini sağlayacak kapasitede çalışmaktadılar. Örneğin Fransa, elektrik ihtiyacının %77’sini nükleer reaktörlerinden sağlamaktadır.

Yetişmiş eleman, atıkların depolanması ve kafi emniyet çalışması nükleer santrallerin en mühim sorunlarıdır. Bu nedenlerle bu güne kadar çevreye zarar verebilecek seviyede büyük 4 adet nükleer santral kazası gerçekleştiği bilinmektedir, açıklanmayan ve saklanan öteki facialar olabilir. Bunlardan ilk 2’si alınan önlemlerle çevrelerine rastgele bir zarar vermediği söylenirken, 3. olarak gerçekleşen Çernobil Faciası tabiata ve insanlara oldukça feci zararlar verdiği bilinmektedir, 4. Fukuşima Faciası ise Çernobil Faciasını çekince seviyesi olarak geçmiş olduğu belirtilmiştir.

Bu kazalar:

1) 1957 senesinde İskoçya‘da gerçekleştirilen Windscale kazası; bu kazada reaktörün civarına bir miktar ışınım yayılmakla birlikte ölümle ya da akut ışınım hastalığıyla sonuçlanan bir vaka meydana gelmemiştir.

2) 1979 senesinde ABD‘de gerçekleştirilen Three Mile Island kazası; düzgüsel bir işletim arızası, ekipman kaybı ve operatör yanlışı ile kazaya dönüşmüş, yalnız kısmi reaktör kalbi ergimesi meydana gelmesine karşın reaktörü çevreleyen beton koruyucu kabuğun vasıtası ile çevreye ciddi bir ışınım sızıntısı olmadığı söylenmiştir.

3) 1986 senesinde Ukrayna’da gerçekleştirilen Çernobil reaktör kazası; tek kelimeyle bir faciadır. Kazanın nedenleri; operatörlerin emniyet mevzuatına aykırı olarak santralde gözlem yapmaları kararında reaktördeki ani güç artışı ve santral tasarımında derinliğine emniyet prensibine aykırı olarak, reaktörü çevrelemesi gereksinim duyulan bir beton koruyucu kabuğun inşa edilmemiş olması olarak özetlenebilir.

4) 2011 senesinde Japonya’da gerçekleştirilen Fukuşima I Nükleer Santrali kazaları Fukuşima I Nükleer Santrali kazaları 9.0 büyüklüğündeki 11 Mart günü olan 2011 Tōhoku depremi ve tsunamisi sonra meydana geldi. Honşu adası açıklarında gerçekleştirilen bu deprem,[6] Japonya’da büyük bir tsunamiye yol açtı. Tsunami Japonyaya oldukça büyük zarar verdi, ve nükleer enerji santrallerinde arızalar meydana getirdi.

26 Nisan 1986’da Ukrayna‘daki Çernobil nükleer reaktöründe gerçekleştirilen patlama ve kararında yayılan radyoaktif madde Ukrayna, Beyaz Rusya ve Rusya‘da yaşayan 336.000 insanoğlunun tahliyesine, 56 kişinin ölümüne, 4.000 direkt olarak ilişkili kanser olayına ve 600.000 kişinin sağlığının ciddi şekilde etkilenmesine niçin olmuştur [1]. Nükleer kalıntıların ürettiği radyoaktif bulut patlamadan sonra bütün Avrupa (Türkiye’de özellike Karadeniz ve Marmara bölgesi) üstüne yayılmış ve Çernobil’den aşağı yukarı 1100 km uzaklıktaki İsveç Formsmark Nükleer Reaktöründe çalışan 27 kişinin elbiselerinde radyoaktif parçacıklara rastlanmış ve meydana getirilen araştırmada radyoaktif parçacıkların İsveç’ten değil Çernobil’den gelen parçacıklar olduğu belirleme edilmiştir.

Bunun gibi nedenlerle günümüzde dünyanın çoğu yerinde ve Türkiye’de de nükleer karşıtı gruplar oluşmuştur. Bunlardan en ünlüleri; Yeşiller Partisi, Yeşil Barış (Greenpeace), Nükleer Karşıtı Platfom (NKP) Anti-Nükleer Cephe ve bu hususta en mühim bireysel tepkilerdir. Nükleer enerji santralı yapılması istenilen Sinop ve Akkuyu‘da ilaveten mahalli bazlı nükleer-karşıtı örgütlenmeler de mevcuttur.

Kaynak : Birkaç Kaynaktan Toplama Bir Yazıdır. Türkiye gündeminde bulunan nükleer santral inşaatlarına dikkat çekmek için paylaşılmıştır

Teknolojik-Blog.Com