Türkiye’de su kıtlığı olur mu? Neden WWF Türkiye’yi uyardı?


Doğanın intikamlarından biri olan Küresel ısınma giderek tesirini hızlandırmaya başladı. İklim değişikliği artık Dünyada ve Türkiye’de de tesirini ciddi olarak gösteriyor. Peki su kıtlığı yaşanması  Türkiye için niçin sorun? WWF (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ne diyor? Türkiye’de susuzluk ile savaşım iyi mi yapılmalı? Birey olarak su israfının önemi ile ilgili etrafımızı niçin bilgilendirmeliyiz? 


Türkiye’de su kıtlığı olur mu?

Kişi başına düşen senelik su miktarı (1.400 m³) ile ‘’su sıkıntısı olan’’ ülke konumunda olan Türkiye’de bu rakamın 2030 ’da 1.120 m³’e düşmesi bekleniyor. Bu da ‘’su kıtlığı olan’’ ülke olacağımız anlamına geliyor. WWF-Türkiye, ‘’Su Biterse Herkes Susar’’ kampanyasıyla bireylerden devlet ve hususi sektöre kadar herkesi suyu korumaya çağırıyor. 

WWF-Türkiye’nin (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ‘’ Su Biterse Herkes Susar” kampanyasının tanıtılmış olduğu görüşmede artan nüfusu ve büyüyen kentleriyle su sıkıntısıyla yüz yüze olan Türkiye’nin, iklim değişikliğinin de etkisiyle su fakiri olma yolunda ilerlediğine dikkat çekildi. WWF verilerine göre Türkiye’de şahıs başına düşen senelik su miktarı 1.400 m³.  

Su kıtlığını tarif etmek için kullanılan Falkenmark İndeksi ’ne göre Türkiye ‘’su sıkıntısı olan” bir ülke. Çünkü bir ülkede şahıs başına düşen senelik su miktarı 1.700-1.000 m³ arasında ise ‘’su sıkıntısı olan’’; 1.000-500 m³/yıl içinde ise ‘’su kıtlığı olan‘’ ülke olarak sınıflandırılıyor.

2030 senesinde 100 milyona ulaşacağı düşünülen nüfusuyla Türkiye’nin şahıs başına düşecek senelik su miktarının 1.120 m³ olması bekleniyor. Bu da ‘’su kıtlığı olan’’ ülke olmaya doğru hızla ilerlediğimiz anlamına geliyor.

Önerilen Yazı;  Kilosunu Korumak İsteyenlere Tavsiyeler

Bilimsel veriler, Türkiye için su krizinin kapıda bulunduğunu açıkça ortaya koyuyor. Üstelik Türkiye, (Akdeniz Havzası’nda bulunan bir ülke ve iklim değişikliğiyle beraber ortalama sıcaklıkların artması, yağışların azalması ve kuraklık gibi tesirleri daha bugünden yaşıyoruz. 



Salgın rahatsızlıkların artması muhtemel  

Bu vaziyet da bazı riskleri bununla beraber getiriyor. WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bayar, Dünya Ekonomik Forumu’nun 2021 yılı Küresel Risk Raporu’na atıfta bulunarak, önümüzdeki 10 sene süresince dünya ekonomisini etkileyecek ilk beş riskin bulaşıcı hastalıklar, kitle imha silahları ile iklim krizi, biyolojik çeşitlilik kaybı ve su krizini de içerisine alan tabii kaynak krizi bulunduğunu hatırlattı.  

’Son 50 yılda Türkiye’deki sulak alanların yarısı, su miktarı ve kalitesi bakımından sıhhatli yapısını kaybetti. Yani üç Van Gölü büyüklüğünde sulak alan ekolojik işlevini kaybetmiş durumda” diyen Bayar’a göre risk ancak yüzey sularımızla da sınırı olan değil, yeraltı sularımızın da seviyesi alarm veriyor.

Orman alanlarımızı kaybetmemiz de kuraklığa zemin hazırlayan bir diğer etken. Hal bu şekilde olunca da su kaynaklarının yönetiminde” kentleşme, tarım, gıda, üretim, enerji gibi alanlarda doğayı göz ardı eden yaklaşımlar, hidrolojik müdahaleler ve sürdürülebilir olmayan programlar karşısında susuzluk riskini daha ciddi ve sistemli ele almak zorundayız. 



WWF Büyük Menderes örneğini verdi

Toplantıda Ege Bölgesi’nin can suyu niteliğindeki Büyük Menderes şehri’ndeki vaziyet da özetlendi. İncir üretiminin %61’i, zeytininin %28’i ve pamuğun %14’ü, Büyük Menderes 5ehri’nin suladığı Aydın ilinden geliyor. Yani Büyük Menderes biterse tarımdan tekstile çoğu alanda büyük sıkıntılar bizi bekliyor. Dahası, Büyük Menderes’in senelik 1,7 milyar metreküplük su potansiyeli ile ¸su riski taşıyan havza” kategorisinde olduğu hatırlatılırken yüzyılın sonuna doğru havza sularının %50 oranında azalması öngörülüyor.

Önerilen Yazı;  Bankalara göre aidat almayan kredi kartları

WWF Küresel Tatlısu Programı Başkanı Stuartr’ a göre küresel ölçekte su riski yüksek şehirlerin içinde Türkiye’den 10 kent de var: İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep, Diyarbakır, Bursa, Mersin, Konya, Adana ve Antalya. 



Devlet susuzlukla savaşım için ne yapmalı?

WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli’ nin önerileri var:  

Doğada suyun doğduğu ve geçmiş olduğu “doğal alanları koruyarak” tarımda sulama yöntemlerimizi iyileştirerek, acilen damla sulamaya geçerek “sanayide suyu kirletmeden, bereketli kullanarak” pak üretim yatırımlarını teşvik ederek” jeotermal enerji üretiminde açığa çıkan yüksek kimyasal ve ağır metal içeren atık suların geri basılması yerine yüzeyel su kaynaklarına bırakılmasının önüne geçerek” denetimlerde sıfır hoşgörü yaklaşımını benimseyerek” kentlerimizde dağıtım kayıplarını ve kaçakları önleyerek” evlerimizde her damlayı tutum ederek” tüketim alışkanlıklarımızı değiştirerek suyumuzu koruyabiliriz. Burada damla sulamaya bir ayraç açmak gerekiyor.

Damla sulama yöntemi, takribi %50 su tasarrufu sağlıyor. Tarımsal sulamada tamamiyle bu sisteme geçilebilirse ülkemizde her sene toplam 16 milyar metreküp su tasarrufu yapmak mümkün. Bu da 80 milyona yakın sözü geçen Türkiye’de aşağı yukarı 3 senelik evsel su ihtiyacını karşılamak demek. 



Türkiye’de susuzluk: Birey olarak susuzlukla savaşım için ne yapmalı?

Evlerde kullanılan suyun, toplam su tüketimi içerisindeki oranı %16. Bunun şahıs başına günlük su tüketimi karşılığı ise 216 litre. Ancak burada ‘’sanal su” terimini akıldan çıkarmamak gerekiyor. Tükettiğimiz besin ve kullandığımız eşyaların üretiminde kullanılan su miktarı sanal suyu oluşturuyor.

Bu kapsamda, tükettiğimiz su, ancak musluğumuzdan akan ya da satın aldığımız damacana sudan ibaret değil. Bunu unutmamak gerekiyor ve su israfının önemi konusu ile ilgili ailece bilinçlenmek gerekiyor.

Sanal suyu da işin içerisine kattığımız anda Türkiye’de şahıs başına su tüketimi günde 5.400 litreye kadar çıkıyor. Bu miktar, bir sene kullanmaya kafi gelecek tek bir su kaynağı olsaydı, bu deponun ikinci haftanın sonunda tükeneceği anlamına geliyor.

Önerilen Yazı;  En İyi Antivirüs Programı – 2022

Bu verilere göre Türkiye’de birey olarak senelik su ayak izimiz, dünya averajının %43 üzerinde. Bu nedenden evlerde su tüketimi azaltma için alınacak önlemler ile beraber tüketim alışkanlıklarını da  değiştirmemiz gerekiyor.




Ayrıca bakınız

  • Su zengini olmayan Türkiye göllerini niçin kaybediyor?